25 Şubat 2012 Cumartesi

Hastanenin soğuk duvarları sizi korkutursa, asla iyi olamazsınız...

Çocukken hayvan besleyeniniz oldu mu?

Muhabbet kuşum vardı benim, önce konuşturacaktım, küçük aldım. 
Mavi gagalılar erkek olur, erkeklerde konuşur diye. 
Büyüdükçe değişti krem rengi oldu gagası, meğer dişiymiş.
Bir gün yıkamadan marul verdim, hasta oldu, sonrada öldü..




Hep içimdedir o kuşun acısı, çocuktum, bilemedim, avutuyorum hala bunlarla kendimi.
Yıkamadan marul vermeyesiniz sakın bu kadına,

öyle ölüp gidecekmiş gibi hassas bir dünyası var çünkü.

Yıkılmaya yüz tutmuş ahşap evler gibi, şarapçıların mekanı..

Şimdi ajitasyon yapacağım ya hani, duygusallık olması lazım, tasvirlere boğulurum artık "O" ve ona ait bir kaç şeyin ucundan yakalamak için.

Olsun!



Duvarları leş gibi acil servislere girdiniz mi hiç?

"O" öyle gibi biraz, korkutuyor o soğuk hastane ortamı,

ama cin gibi bakan doktorlarda var orada, onlarda sakinleştiriyor tümden, öyle gibi "O" biraz.

Korkarken sığınacak kadar kendinde barındırıyor kadın gibi olmayı!

Beceriyor bu işi.

Üzerinde kürek çekmeye korktuğunuz nehir gibi,
kürek suya her girişinde canı yanıyor sanki nehrin.
Sonra bırakıyorsunuz kendinizi akıntıya, salına salına götürüyor sizi..
O rahat, siz rahat, alışkanlık yaratıyor sizde..







 "O"...

Tümden gelen bir kadın.

Duygusallığın bendeki toplamı gibi sanki.

O; her duygudan biraz, bende ondan biraz..

Öyle gibi sanki.



Çok benziyoruz sanki o yönden, yada ben hep benzemek istiyorum ona belkide..

Tümden geliyor.

Dinamikleri sakin, kararlı, kimi zaman dengesiz, ama hep uyarıcı.

Bilinci yarı kapalı hep,

her zaman sizin yanınızda değil gibi, ama en yanınızda olandan bile daha sizinle gibi.
Tümden geliyor "O"...





Ben konuşurken o da konuşuyor sanki,

yada o konuşurken ben.


"Dişi versiyonum" demelerim boşuna,

Ta kendim! Aynam.





Çok vaktimiz oldu sayılmaz ama daha 1 gün normal olduğuna şahit olmadım,

nasıl bir dünya kurduysa kendine.

Azabı da ve sevinci de o anlık.

Kırık gülümsemeler de barındırmıyor değil.

Okuyabilirsiniz ama onu,
hep keyiflidir onu okumak, hep öylede kalacak gibi.



Bir kadın düşün,

sabah gerinmeleri kadar eşsiz.

Apayrı bir keyif..



Hayal etmeye çalışırsın anca,

"Bundan sonra ne derdi acaba?" diye.



Cümle sonundaki üç nokta gibi...



He walks among us, but is not one of us