3 Kasım 2011 Perşembe

Ruhuma dokunan zerafet...

Bugün ruhuma senin sayende zerafet dokundu. İçim, kalbim yumuşacık kadife gibi hassas bir dokunuşla mana alemine sürüklendi. Bir süredir peşinden koştuğum şeylerin ne kadar anlamsız olduğunu gördüm, hırsıma yenik mi düşüyorum? Para kazanmalıyım, iyi bir mevkii sahibi olmalıyım,kariyer, her adımdan sonra önüme çıkan bir adım daha. Biraz daha, biraz daha yükseğe dokunmalıyım. Sonu görünmeyen uzun bir merdiven var önümde...

Bugün çok zarif, nazik, ince bir ruh kalbime dokundu, kendi gibi zarif ve alçak gönüllü hediyesi ile bana kaybetmek üzere olduğum Gül'ü hatırlattı. Bir süredir kendimden başka bir şeyle ilgilenmediğimi, mana alemini terk ettiğimi, bana ait olmayan şeyler için ömrümü, az olan değerli zamanımı tükettiğimi. Kendimi geliştirdiğimi zannederken bir yandan sürekli kendimden, vicdanımdan, merhametimden azalttığımı.

Sevmeyi unutuyorum, bencilleşiyorum ve korkuyorum. Bencilleştikçe yalnız kalıyor, yalnız kaldıkça daha çok korkuyorum.

Bugün ince bir ruh derine bakan masmavi gözleri ile elimden tutup beni bencillik çukurundan çıkardı, sevgi dolu hali ile beni kaybetmek üzere olduğum Gül'e götürdü. Bir kitap ve zarif, beyaz bir kedi biblosu bana parayla ölçülemeyecek kadar mutluluk verdi. Mana dolu o mavi gözlerde kayboldum...

Ten fanidir, can ölmez
Çün, gitti geri gelmez
Ölür ise ten ölür
Canlar ölesi değil ( Aşık Yunus)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder